- Coca-Cola Aile Blogları Kategorisi
1. www.aliozdil.blogspot.com
2. www.babaolmak.com
3. www.savascocuklari.com - ntvmsnbc Haber-Gündem Blogları Kategorisi
1. www.yazburaya.com
2. www.turkiyevehayatadair.blogspot.com
3. www.kursatsenturk.com - Binrota Hobi Blogları Kategorisi
1. www.geziyorum.net
2. www.gezipgorduk.com
3. www.misssgibi.com - İş Dünyası Blogları Kategorisi
1. www.chatterboxtr.com
2. www.designyoursummer.blogspot.com
3. www.cingunlugu.com - Kadın Blogları Kategorisi
1. www.devletsah.com
2. www.yelizindunyasi.com
3. www.kadinlar.net - Letoonia Resorts Kişisel Bloglar Kategorisi
1. www.yicit.com
2. www.gurkankalkanweblog.blogspot.com
3. www.blogdevri.com
Efes Pilsen Kültür-Sanat Blogları Kategorisi
1. www.maddebagimlisi.com
2. www.gunesintamicinde.com
3. www.sanatlog.com - Peugeot Otomobil Blogları Kategorisi
1. www.carluvr.com
2. www.otomot.net
3. www.arabadelisi.blogspot.com - Project House Reklam-Pazarlama Blogları Kategorisi
1. www.hergunkampanya.com
2. www.elmaaltshift.com
3. www.kreativme.com - TTNET Teknoloji Blogları Kategorisi
1. www.yakuter.com
2. www.apostylee.com
3. www.ogren.tv - Ülker Spor Blogları Kategorisi
1. www.footballiswar.com
2. www.fenerlig.blogcu.com
3. www.eskrimaktuel.com - Topluluk Blogları Kategorisi
1. www.fasulyeden.com
2. www.bobiler.org
3. www.mtv.com.tr/anime - Tefal Yemek Blogları Kategorisi
1. www.tarifiyemek.com
2. www.nefisyemektarifleri.com
3. www.hafiftarif.com - Microsoft Windows Live Spaces Blogları Kategorisi
1. gamzetuysuz.spaces.live.com
2. leothemaster.spaces.live.com
3. elifingunlugu.spaces.live.com - Dereceye giren tüm blog sahiplerini tebrik ediyorum.
Tutuklandı.
Hapse atıldı.
Sürüldü.
İşsiz kaldı.
Şöyle yazıyordu o sıkıntılı günlerde kaleme aldığı günlüğüne; Harcamalarım
fazla değil, zira gelirim hep az.'
Hastalandı, böbreklerinden.
Vuruldu, göğsünden.
Mesleğinden atıldı.
İdama çarptırıldı.
Kardeşleri öldü.
Çocuğu olmadı.
Boşandı.
Karaciğeri iflas etti.
Evet...
Mustafa Kemal Atatürk bu...
Evladı olmayan bir yetimin duygularını anlatın...
Anlatın ki, o yetimin, evlatlarımıza bıraktığı hediyenin kıymetini anlasın evlatlarımız.
Cumhuriyet, çocuklara anlatıldığı gibi, folklorik bir müsamere coşkusundan
ibaret değil çünkü...
Anlatın ki, kökeninde barınan derin hüznü kavrasınlar.
İşte liste yukarıda.
Kısacık ömründe bir insanın başına ne felaket gelebilirse gelmiş...
Bunu anlatın...
Direnen, teslim olmayan ruhu anlatın ..
Korkmasınlar engellerden.
Korkmasınlar yalnız kalmaktan.
Korkmasınlar işsizlikten...
Korkmasınlar parasızlıktan.
Korkmasınlar alçaklardan.Korkmasınlar doğrulardan
Yürek dediğin...
Sadece organ değil
Bunu anlayın !!!
İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler...
Trene binerler ve kompartımana çekilirler. Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün
kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını
yıkamaktadır. Yaveri; 'Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde, niye
böylesiniz?' der. 'Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı
unutmuşsunuz. Kolumu yastık yaptım ağrıdı. Setremi yastık
yaptım üşüdüm. Uyumadım kalktım' der. Yaveri; 'Aman paşam! Birimize haber verseydiniz. Hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik' der ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir; 'Geç fark ettim. Hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiçbirinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam degil, milletimin rahat uyumasi ...
ATAMIZ SAYESİNDE ÖYLE RAHAT UYUYORUZ Kİ;
HALA UYANAMADIK !!!
Aşkım püskülle de tamamlayınca, sade ama dolu dolu bir kolye oldu. Bu tarz püskül başlığı da benim tasarımım ve kullanmayı en sevdiklerimden...
Küpeleri de bu şekilde tasarladım. Tek başına da kolyeyle de çok hoş oldu bence.
Ortaokul yıllarından beri görme sorunu yaşıyorum. Miyop-astigmatım var. O zaman ilk gittiğim doktorun verdiği gözlüğü ve ondan sonraki tüm gözlüklerimi zorla taktım, hatta takamadım. Annemler kızmasın diye evden çıkarken takıp, evden uzaklaşınca çantama koyuyordum. Gözümde durmadığı için de neredeyse ayda bir gözlüğüm kırılıyordu. Her seferinde türlü yalan kırılış hikayeleri uydururdum, inanmazlardı tabii. Lise yıllarında artık karışmamaya başladılar. Sadece ders çalışırken, okurken, tv izlerken takma lüksüne sahip oldum. Üniversitede hepten bıraktım. Rutin kontrollerime de gitmedim. Tatil zamanları babamın kontrolüne denk geldiyse zar zor götürürdü beni. Yeni kontrol yeni bir takılmayacak gözlük demekti... Evlendikten sonra da yine sadece okurken, pc başındayken vs... kullandığım, çerçevesiz gözlüklerimden sonra 6 yıl önce Ankara'daki göz hastanesindeki doktorumun önerdiği yumuşak kontakt lensleri 4 yıl kadar kullandım. O doktorum bana o zaman anlayamadığım bir göz hastalığının olabilirliğinden bahsetmişti. Üzerinde durmadım. Neyse işte son paketi de bitiremedim. Lakin gözlerimde aşırı kuruluk, yanma, batma yapmaya başladı. Son 2 yıldır da ne gözlük ne de lens kullanmadım. Bu arada laser ameliyatı için geçen yıl buradaki göz hastanesine gittim. Doktor gözlerime Lasik ameliyatı yapılması gerektiğini, burada yapılamayacağını söyledi.
Ben de ameliyat olmaya kesin karar verip Dünya Göz'den 24. Nisana randevu aldım.
23 Nisan dolayısıyla verilen tatili fırsat bilip çarşamba günü öğleden sonra İstanbul'a gittik. Randevuya giderken kendi aramızda gülüşüp durduk. Yarın bu saatler nasıl göreceğim acaba, diye merak içindeydim. Benden daha düşük miyopu olup laser ameliyatı olan kuzenim ameliyat sonrası sevinçle "aaa onu da görüyorum, bunu da okuyorum" diye çığlıklar atıp durmuş, onu andık:)
Önce makinayla ölçüm yapıldı. Ardından doktorla yapılan okuma testi... Gözlük mü, lens mi diye soran doktora laser istiyorum deyince pek sevindi. İşte dedim, yolacak kaz buldu, sevindi. Laser testine sokalım sizi dedi. Tekrar çıkıp laser için yapılan testlere, ölçümlere girdim. Gözüme 2 kez yapılan damla sonucu bulanık gören bana bir de doldurmam için form verildi. O gözlerle "gebelik durumunuz var mı" sorusunu "genetik durumunuz var mı" okuyan ve "var" seçeneğini işaretlemeye hazırlanan ben kuzenimin gülmekten zor yaptığı müdahaleyle son anda "yok" u işaretleyebildim :)
Neyse test sonucu tekrar doktorla görüşmeye girdim. Bana ameliyat yapılamayacağını, gözlerimde "keratokonus" denilen kornea dikleşmesi olduğunu söyledi. Bu durumda başka doktorların ameliyat yapabildiğini fakat çok riskli olduğunu ve ameliyat yapıldığı takdirde %50 ihtimal bir yıl geçmeden daha ileri bir görme kaybıyla karşılaşabileceğimi söyledi. 6 ayda bir takip edilmesi gerektiğini, ileride kornea bağlarını güçlendirici başka bir operasyon geçirebileceğimi belirtti. Bunları söyleyen doktor hakkında ilk düşündüklerimden ötürü utandım. Ya başka bir doktora gidip ameliyat olsaydım...
Diyeceğim o ki, benzer şikayetleri yaşıyorsanız vakit geçirmeden ehil ellerde çaresine baktırın.
Dünya Göz'den alıntı bilgiler aşağıda...
Hastalığın Belirtileri
Erken dönemde şikayetler:
- Devamlı değişen gözlük numaraları,
- İlerleyen miyopi ve astigmat,
- Gözlüğe rağmen düşük görme düzeyi,
- Her doktordan alınan farklı gözlük reçeteleri
Bu dönemdeki hastaların birçoğuna ancak video keratografik (topografi) özel tetkiklerle teşhis konulabilir. Uzun dönem alerjik konjunktivit, gözleri sürekli ovalama, aile bireylerinde keratokonus görülmesi gibi nedenler de dikkate alınmalıdır.
Çok erken dönemde hastaların bir kısmı hiç şikâyeti olmadan sadece miyop veya astigmat şikâyetlerinden kurtulmak için göz hekimine başvurabilmektedirler. Yapılan topografik incelemelerle keratokonus tespit edilebilir. Bu tetkikler detaylı incelenmeden yapılan excimer lazer ameliyatları sonrası kornea daha inceleceğinden keratokonus hastalığı daha hızlı ilerleyebilir.
Türkiye’nin ilk ve tek Keratokonus Tanı ve Tedavi Merkezi Dünyagöz bünyesinde hizmet vermektedir.
2006 yılının Haziran ayından beri keratokonus’lu hastalara hizmet veren merkezde, alanında deneyimli doktorlar son teknoloji tetkik ve tedavi cihazları ile keratokonus hastalığını durduruyor.
Keratokonus gözün kornea tabakasının incelmesiyle ortaya çıkan ve sinsice ilerleyen ve tedavi edilmezse kornea nakline hatta görme kaybına yol açabilen bir rahatsızlıktır. Günümüzde keratokonus hastalığı batı toplumlarında her 2000 kişiden birinde gözlemlenmektedir. Keratokonus’un görülme sıklığı her geçen yıl daha da artmaktadır. İlerleyen miyop ve astigmat, kornea incelmesi ve sivrileşmesi ile belirti vermeye başlayan keratokonus hastalığına, çok özel tetkiklerle erken dönemde teşhis konulabilir.
Keratokonus hastalarının düzenli takibi ve hastalığın seyrine göre planlanacak tedavileri, görme kalitesini arttırmak için son derece önemlidir. Türkiye’de ilk kez hastanemizde uygulanan CROSSLINKING tedavisiyle keratokonus hastalığının tedavisinde önemli başarılar elde edilmiştir.
Yapmayı da, takmayı da çok sevdiğim tarzda kolyelerimden biri. Hamur açma makinasıyla katlayıp açarak verdiğim gelişigüzel renkler ve desenler çok hoşuma gidiyor.
Tüm takı ve aksesuar tasarımlarım Takı Kulübü'nde...
Hamiş: İstanbul' dan döndüm. Yokluğumda yazdığınız güzel yorumlar ve mailler için hepinize çok çok teşekkür ederim...
Bu simitin bir yüzü...
Ne tesadüftür ki; daha önce yaptığım kalbimi yayınlarken de, yarın İstanbul'a gideceğim demişim. Yine yarın İstanbul'a gidiyorum:) Bu sefer hafta sonuna kadar oradayım.
Takı yapmaya ilk başladığım aylarda saat kordonu süslemeye bayılıyordum. Ne kadar çok saat kordonu yaptığımı hatırlamıyorum. Başladığım yıllarda herhangi bir kaynaktan esinlenmedim, tamamen kendi fikrim ve tasarımlarımdı. Sonraları heryerde görülmeye başlandı bu çalışmalar.
Daha çok saat kordonu süsleme çalışmam var ama o zamanlar çektiğim fotoğraflar insan içine çıkaracak kadar iyi değil. Bunları da düzenleyerek ancak bu hale getirebildim.
Annemden topladığım bir sürü yünden az olanları elimle sararak minik yumaklar hazırladım. Yoğurt kovalarının kapağın kapandığı kısmı keserek çıkardım ve polar şeritle çevirerek kapladım. Yün yumaklarını bu halkanın üzerine ve birbirlerine sıcak silikonla yapıştırdım. Ortası pek boş geldi gözüme. Stoktaki keçe kuşlarımdan birini koydum çok sevdim. Çöp şişi yumakların arasından geçirip fazlalıklarını göz çıkarmaması için kestim. Silikonla sabitledim. Kuşu da üzerine kondurdum. Anneme uygun bir kapı süsü oldu. Bu akşam verdim, çok beğendi.Babam da dalgasını geçti;"annen yünleri bittikçe buradan aşırabilir, ona göre", diye...:)
Şakır şakır yazasım var. Biryandan çok uykum da var. Söz vermiştim kendime erken yatacağım diye. (Erken yatmak gece 12:00- 12:30 sıralarında yatmak benim için...)
İşte böyle. İçimden geldi.
Siyah ve çok az altın efektli polimer kil ve bakır toz simle karıştırdığım hamuru şekillendirdiğim 0.80 cm. lik tellerle pişirmeden önce birleştirdim. Piştikten sonra vernikleyip kalan dizaynı yaptım. Boyun kısmını toplam 6 kat teli 2 şerli gruplar halinde ayırıp saç örgüsü şeklinde örerek hazırladım.
O zamanlar iyi fotoğrfaf çekemiyormuşum, bu kadar olmuş :)
Avrupalılar el yapımına çok değer veriyorlar. Bu nedenle hazır satılan ürünler yerine bu tarz el yapımı ürünlere daha çok rağbet ediyorlar.
Boncukları ham alıp ben boyadım.
Geçenlerde kardeşim, (Naz'ın annesi) ne kadar kutu vs... toplamış bana gelirken getirdi. Bu kutu da Ada' nın oyuncaklı şekerlerinden artakalmış. Oyuncağını kırmış, kapaklı bir tüp vardı elde. Bu da lazım olur mu? diye sorunca ilk aklıma gelen Yelda'nın yaptığı saç tüpü oldu. Dün akşam bu fikri hayata geçirdim. Tel iskeletli çorap bebeklerimden bele kadar yapıp, yo-yodan etek giydirdim. Eteği kapağa yapıştırdım. Balon etek oldu :) Saçları özellikle gür çalıştım ki, Naz'ın saçları da gür çıksın...
Naz'da henüz kesilecek saç olmadığı için(şu an 5 aylık ve hala kel gibi birşey) fotoğraftaki konu mankeni saç, benim ilk saçım. Albümün içinde yıllardır (sormayın kaaaç yıllardır) durduğu için kurdelası artık peksimet gibi olmuş :)
Diğer kolyeyi kalan hamurdan yaptım. İkisi aynı değil yani...