bhkljkjh
Sema ablam, (kendisiyle 10 marifet üzerinden tanıştık, Elim Sende'de beraber çalıştık) duruşuyla, insanlığıyla gerçekten herkese kolay kolay sarfetmediğim "ABLA" hitabına fazlaıyla layık bir insan. Beraberblog'un marifetlilerinden biri...
Geçen gün gelen kargo beni şaşırttı. Üstelik göndereni daha da şaşırttı. Merakla açtım içini ve sıcacık mektubunu gözlerim dola dola okudum. Gururla eşime de okuttum. "Bak benim ne güzel arkadaşlarım var", dedim. Paketin içinden kendi eliyle süslediği güzel bir kutu içinde mis kokulu lavanta bebeklerinden biri ve yine kendi yaptığı keçe bereket filleri çıktı. Seve seve bir hal oldum yolladıkları güzellikleri. Teşekkür ederim ablacım...
Aynı gün yazdığım yazılardan birine yorum olarak Eda'dan bu sürpriz hediyeyi aldım. Şimdi blogumun baş köşesini süslüyor. Eda'cım çok teşekkür ederim tekrar.
Bu incelikler ne kadar mutlu ediyor, büyülüyor insanı. İnsan olduğumuzu hatırlatıyor.
Geçen sefer dergi sayfalarını düz kıvırmıştım, çok zor olmuştu. Bu sefer verev kıvırdım, çok daha pratik.
- Patlıcanları tamamen soyun.
- 2-3 iri olgun domatesi rendeleyip 3-4 diş sarmısak, tuz ve az sıvıyağla tencerenizde azıcık öldürün.
- Soyup yıkadığınız patlıcanları bütün olarak sos olan tencereye yatırın.
- Orta ateşte 30 dk. kadar pişirin. Arada patlıcanları çevirip sosa bulanmasını sağlamak iyi oluyor.
- Servis tabağına alıp, dilimleyin ve sosundan üzerine döküp, kıyılmış nane ve maydanozla süsleyin.
Dün gece İstanbul'daki düğün dönüşü acıktık. Yolda düğün kıyafetiyle inip yemek yemek istemedim. Eve gelince çay suyunu koydum ve sabaha karşı güzel bir kahvaltı yaptık.
Kalan yemeği de kahvaltı soframıza koydum. Çayla da çok yakıştı. Gerçi ben çayla taze fasulye yemeği ve akşamdan kalan kızarmış hamsiyi de pek severim ama neyse :)
Hehehe başlığa bakıp korkmayın ya da sevinmeyin; azıcık rating kaygısıyla yazdım :) Son günlerimde olup bitenler demek anlamına geliyor :)
Hafta sonundan beri ara ara kovalardan boşanırcasına yağmur yağıyor. Pazar akşamı iki ayrı düğüne davetliydik. Yakında olana ilk önce gittik ama arabadan inip salona giremedik. Arabada beklemektense uzaktakine gidelim buna da dönüşte uğrarız, dedik. Biraz şehirdışına çıkınca yağmur şiddetini kaybetti. Diğer düğün kır düğünüydü. Ama ne kır :( Yağmurdan burası da nasibini fazlasıyla almış, yemek masaları üzerindeki yemeklerle birlikte sırılsıklam olmuş. Tekrar masa düzenleyip, yeni servis açmışlar biz gelmeden az önce. Neyse bir saat kadar otururup, düğüne renk katan Kafkas ekibini izleyip diğer düğüne geri döndük. Orada da yağmurdan çatı çökmüş, bir genç yaralanmış. Herkesin tadı kaçmış. Biz de hediyemizi takıp, biraz oturup eve geldik. Bu düğün siteden komşumuzun oğlunun düğünüydü. Dönüşte site bahçesinde toplanıp, sabaha kadar oturduk. Düğünden daha güzeldi bu fasıl. Şu her olayda atılan havai fişeklerden atıp zavallı Bıdık'ımızı korkuttular. Korludan kaç saat kulübesinden çıkamadı yavrucak.
Dün komşularım Zara'nın, H&M' in ürünlerini acayip ucuza satan bir yer keşfetmişler. Dün biz evde yoktuk, onlara katılamadım. Okul tercihlerimizi yapmak üzere sabah evden çıktık, okulda çok fazla oyalandık. Sistem yoğun olduğu için tercih sonrası 20 dk. sistemin onayını bekledik. 6 tercih yaptık, bakalım ne olacak. İşin garibi oğlumun sınıf arkadaşlarından biri oğlumdan 30 puan fazla aldığı halde ikisinin tercihleri de hemen hemen aynıydı. Puan değil yüzdelik dilimler yerleştirmede baz alındığı için ve aradaki 30 puan bile ikisinin de kıl payı aynı yüzdelik dilime girmelerine sebep olduğu için böyle tuhaf bir eşitlik (aslında eşitsizlik) çıkıyor ortaya...
Akşam komşularım aldıklarını gösterdiler. Ben de alıcam, ben de giyicem, oldum o an :) Bugün gidecektik ama çılgınlar gibi yağan yağmur izin vermedi. Yarın belki...
Pazar günü akşama kadar tatil baktık. Gitmiş kadar oldum bakarken zaten. Bir o kadar da yoruldum. Ben cruise istiyorum, eşim sıcak bakmıyor. Bir de şu vize işlemleri çok sıkıcı. Vizesiz Yunan Adaları turları var. İstanbul çıkışlı olanlardan bize uyan tarihli bir tur bulsak ne güzel olur.
Hafta sonu kuzenimin düğünü dolayısıyla İstanbul'a gideceğiz. Oğlum bugünden annemlerle gitti. Yollar kan gölü olmuş yine. Yağmur, hız, dikkatsizlik ne canlara mal oldu kimbilir :(
Mağazada bulamadığınız ürünü internette, internette bulamadıklarınızı mağazada bulabilme imkanı oluyor. İnternet üzerinde çok sık güncelleme yapıyorlar. Her hafta 3 üründe, 3 gün özel indirim yapılıyor.
15. Temmuzdan itibaren Afrika teması satışa girecekmiş. Merakla bekliyorum. Hergün mutlaka ziyaret ettiğim sanal mağaza Mudo ve Tchibo...
Mudo'da da çok sık şok indirimler yapılıyor. Mesela şu an dandik mağazalarda 5-6 liraya satılan sıradan suplalar, Mudo'da daha da güzel ve değişik çeşitleriyle 9.90-4.75 lira arasında satılıyor.
Daha önce deri supla almıştım Mudo'dan. Bu sefer yukarıdaki gümüş rengi olanları gözüme kestirdim. İnternette tükenmiş, magazaya uğramak gerek...
Sonuçta internetten alışverişi seviyorum. Bazen mağazada gözüme kestirip, eve gelip özellikle internetten veriyorum siparişi. Kargo 4 liraya geliyor. Elinizde taşımaya değmez.
Yukarıdaki foto bugüne ait. Yıkanmış, tıraş edilmiş, taranmış halde, çapkın çapkın da bakmış :)
Fotoğraf çekmek için serdiğim yatağın üzerinde öylesine bir ütü sürdüm güzel görünsün diye. Kenardaki kırışıklıklar için kusurabakmayın artık. Bu sıcakta ütü hiç çekilmiyor. :)
Yıkanmış pikeye tülü aplike tekniğiyle çalıştım.