Sevgili Günlük- SBS Muhabbeti...
Posted 21:54 by sesiber in Etiketler: blog, günlük, oğlum, sbs, yaşam
Cumartesi günü nihayet SBS işkencesini bitirdik. Geçen yılda sınava girerken ve çıkarken ağlayan çocukları (EVET ONLAR HALA ÇOCUK) gördükçe kendimi tutamayıp ben de ağlamış ve içimden çocuklarımızı bu saçmalığa layık gören düzene ve düzenleyenlere layıklarını bulmalarını dilemiştim. Sanki onlara çok güzel bir dünya bırakıyormuşuz gibi, bir de bu dünyaya atılabilmeleri için oyundan alıp, dersanelere, etütlere tıkıp, korkudan titretip, o stresle presslenmiş beyinlerini 120 dk.da sınar halde oluşumuz içimi acıtıyor. Aklıma geldikçe, şu an bile gözümün önünden o endişeli yüzleri gitmiyor ve gözlerim doluyor. Geçen yılki sınavdan oğlum kocaman gülümseyerek çıkmış ve o ana kadar hissettiklerim o gülümsemeyle uçup gitmişti. Çok iyi geçti demişti. Sınav sonrası cevap anahtarından yaptığımız kontrolde çıkan sonuçlar öyle demiyordu, çünkü cevapları kodlarken kaydırmıştı ve çok moralimiz bozulmuştu. Bu yıl sınav sırasında beklerken kendim de dahil tüm velileri daha endişeli gördüm. Eşim giderken bildiğimiz yolu bile şaşırdı. Ona belli etmemeye çalıştıkça daha da beter saçmaladık. Kaldı ki, hiçbir zaman çocuğunu notla, puanla ölçen anne- babalardan değiliz biz. Hep dileğimiz insan yetiştirmekti. Sosyal, duyarlı, özgüveni olan, ekmeğini helalinden kazanan, topluma faydalı bir insan olması bizim idealimiz. Notla korkutma, ölçme, aldığı nota kızma olayıyla hiç tanışmadığı halde, kendi sorumluluk duygusundan sanırım, bu yıl o da çok heyecanlıydı. Demek istediğim ister istemez o kitle psikolojisine siz de dahil oluyorsunuz.
Cuma günü moral kahvaltıları vardı. Öğleden sonra ders yapmamışlar ve eve erken geldi. "İstersen Cuma namazına gidip dua et", dedim. "Aaaa iyi olur, geçen yıl da sınav öncesi gittiğim Cuma namazı sonrası ne istediysem o oldu çünkü", dedi. "Nasıl yani, geçen yıl ne istedin ki? " dedim. "70 netim olsun istedim", dedi. "Neden daha çok istemedin?" dedim. "Benden daha çok çalışanlara haksızlık olmasın diye", dedi. Kendi kendime huzura boğuldum o an. Evladımı bir kez daha sevdim. Onunla gurur duydum. Bu dürüstlüğü ileride ona çok kapıyı kapatacak olsa da, çok mutlu oldum. "Eh bu sene daha çok iste o zaman", dedim :)
Dün sınavdan her çıkan çocuk paragraf sorularından şikayetçiydi. Geçen yıla nazaran erken çıkan da yok denecek kadar azdı. Vakit yetmiş ama kafalar bitmişti. Matematikçilere göre Türkçe, Türkçecilere göre matematik çok zordu, falan, filan... Derken bekle bekle en sonlarda oğlum sınıf arkadaşıyla kapıdan çıktı. O an nedense çocuğunuz esir kampından geliyor da, yıllardır da görmemişsiniz gibi duygu oluyor insan. Sarılıp, öptüm donuk, soğuk, her zamankinden daha beyaz yüzünü. "Nasıldı? " dedik. "İyiydi işte" dedi, aynı donuklukla... Tanıdık veliler ve çocuklarla vedalaşıp arabaya ilerlerken, tekrar sorunca ağlamaya başladı. Geçen sınavdan gülerek çıkan çocuğumu bu sefer ağlarken görünce içim fena oldu. Ne için ağlıyordu, kim ağlatıyordu, sebep, sonuç ararken uzun birkaç saniye geçti. "çok zor ve çelişkiliydi sorular, ne yaptığımı bile bilmiyorum", dedi. Eşim de "sana zorsa, herkese zor, ağlamana değmez, açıkta kalacak değilsin ya, bir liseye vereceğiz sonuçta seni", dedi. Dedi ama, ne dediysek yüzündeki o ifadeyi silemedik. Yemeğe götürdük, biraz daha kendine geldi. Salı akşamı mezuniyet baloları var. Kıyafet almak için dolaştık, bütün tezgahtarlara gıcık oldu ve onları da gıcık etti. Bir ara sıkıştırıp, "kendine gel, onların ne suçu var", dedim gülerek. Neyse öyle böyle biraz gazını aldık. Bu arada telefonla arayıp soranlara "morali çok bozuk", dedim. Telefona istemesinler diye...
Takım elbise giymek istemiyorum en fazla spor ceket deyince, tek spor ceket aradık. Çok güzel armalı bir ceket gördük ama bedeni tam oturmadı. Bir yerde istediğimiz gibi bir blazer bulduk. Bu yıl ceketlerde arma olayı çok var sanırım. Şahane bir Osmanlı arması gördüm ama o çekimser kaldı. Bugün de keşke o armayı alsaydım diyor, o başka... İçine beyaz t-shirt, altına da kot giyecek. Altına lacivert spor ayakkabı aldık.
Ben öyle çocuğunu sürekli pış pışlayan, şımartan, her dediğini yapan bir anne değilim. Öyle olmadım hiç birzaman. Tek olmasına rağmen şımarık yetişmedi. Fakat böyle kötü zamanlarında azıcık daha toleranslı, anlayışlı olmak, alttan almak gerekli. Bir de üstüne zaten ergenlik sıkıntıları yaşıyorlar...
Akşam annemlere de uğrayınca eve çok geç döndük. Güneşte beklemekten mi, havadaki nemden mi, kafamızın yorgunluğundan mı bilmem üçümüzün de başı ağrıyordu, gelen kendini yatağa zor attı...
Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra "haydi soruları kontrol edelim," dedim. Toplanmamış kahvaltı masamızın göbeğine laptopu yerleştirip, kendimize yer açtık. O soruları kontrol ediyor, ben de kağıda cevaplarını yazıyordum. Çok zordu dediği Türkçeden başladık. Doğru, doğru, doğru, doğru, diye işaretlerken başım göğe erdi, diğer bir tabirle ayaklarım yerden kesildi. Sosyali full çıkartmış.(onun deyimiyle :) ) Matematikte çok boşu var, en kötü matematik. İngilizceyle fen de çok iyi. Sonuçta hiç te ağlamasını gerektirmeyen, geçen yıldan çokçok iyi görünüyor şimdiki durum. Netten bulduğumuz bu siteden tahmini puanını hesapladık. Bu hesaba göre istediği okullara girebilme şansı çok yüksek.
Bu gelişmeden sonra çocuğum normale döndü. Eşim keyif sigarasını yaktı. Ben mutfakta üçümüze kahve yaparken Allahıma çocuğumu sevindirdiği için şükredip, azıcık ağladım...
Öğleden sonra oy kullanmak için sandığa tekrar gittik. Burada seçimler iptal olduğu için bugün tekrar seçim yapıldı. Sandık sayısı az olduğundan 19:30 da sonuçlar belli olmuştu. Geçen seçim 3 oyla fark atmış görünen parti bu sefer 1000 küsur oyla seçimi kazandı. Sadece vatandaşlık görevimi yapmak adına gittim. Zaten seçim iki gıcık parti arasındaydı. İki kötüden biri seçildi işte...
Sonuçlar belli olup merak edecek birşey kalmayınca kalabalık bir grupla Alaşara'ya gittik. Bayıldığımız lezzetlere yumulup günü güzel kapattık. Oğlum da arkadaşlarıyla kafa dağıttı...
Cuma günü moral kahvaltıları vardı. Öğleden sonra ders yapmamışlar ve eve erken geldi. "İstersen Cuma namazına gidip dua et", dedim. "Aaaa iyi olur, geçen yıl da sınav öncesi gittiğim Cuma namazı sonrası ne istediysem o oldu çünkü", dedi. "Nasıl yani, geçen yıl ne istedin ki? " dedim. "70 netim olsun istedim", dedi. "Neden daha çok istemedin?" dedim. "Benden daha çok çalışanlara haksızlık olmasın diye", dedi. Kendi kendime huzura boğuldum o an. Evladımı bir kez daha sevdim. Onunla gurur duydum. Bu dürüstlüğü ileride ona çok kapıyı kapatacak olsa da, çok mutlu oldum. "Eh bu sene daha çok iste o zaman", dedim :)
Dün sınavdan her çıkan çocuk paragraf sorularından şikayetçiydi. Geçen yıla nazaran erken çıkan da yok denecek kadar azdı. Vakit yetmiş ama kafalar bitmişti. Matematikçilere göre Türkçe, Türkçecilere göre matematik çok zordu, falan, filan... Derken bekle bekle en sonlarda oğlum sınıf arkadaşıyla kapıdan çıktı. O an nedense çocuğunuz esir kampından geliyor da, yıllardır da görmemişsiniz gibi duygu oluyor insan. Sarılıp, öptüm donuk, soğuk, her zamankinden daha beyaz yüzünü. "Nasıldı? " dedik. "İyiydi işte" dedi, aynı donuklukla... Tanıdık veliler ve çocuklarla vedalaşıp arabaya ilerlerken, tekrar sorunca ağlamaya başladı. Geçen sınavdan gülerek çıkan çocuğumu bu sefer ağlarken görünce içim fena oldu. Ne için ağlıyordu, kim ağlatıyordu, sebep, sonuç ararken uzun birkaç saniye geçti. "çok zor ve çelişkiliydi sorular, ne yaptığımı bile bilmiyorum", dedi. Eşim de "sana zorsa, herkese zor, ağlamana değmez, açıkta kalacak değilsin ya, bir liseye vereceğiz sonuçta seni", dedi. Dedi ama, ne dediysek yüzündeki o ifadeyi silemedik. Yemeğe götürdük, biraz daha kendine geldi. Salı akşamı mezuniyet baloları var. Kıyafet almak için dolaştık, bütün tezgahtarlara gıcık oldu ve onları da gıcık etti. Bir ara sıkıştırıp, "kendine gel, onların ne suçu var", dedim gülerek. Neyse öyle böyle biraz gazını aldık. Bu arada telefonla arayıp soranlara "morali çok bozuk", dedim. Telefona istemesinler diye...
Takım elbise giymek istemiyorum en fazla spor ceket deyince, tek spor ceket aradık. Çok güzel armalı bir ceket gördük ama bedeni tam oturmadı. Bir yerde istediğimiz gibi bir blazer bulduk. Bu yıl ceketlerde arma olayı çok var sanırım. Şahane bir Osmanlı arması gördüm ama o çekimser kaldı. Bugün de keşke o armayı alsaydım diyor, o başka... İçine beyaz t-shirt, altına da kot giyecek. Altına lacivert spor ayakkabı aldık.
Akşam annemlere de uğrayınca eve çok geç döndük. Güneşte beklemekten mi, havadaki nemden mi, kafamızın yorgunluğundan mı bilmem üçümüzün de başı ağrıyordu, gelen kendini yatağa zor attı...
Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra "haydi soruları kontrol edelim," dedim. Toplanmamış kahvaltı masamızın göbeğine laptopu yerleştirip, kendimize yer açtık. O soruları kontrol ediyor, ben de kağıda cevaplarını yazıyordum. Çok zordu dediği Türkçeden başladık. Doğru, doğru, doğru, doğru, diye işaretlerken başım göğe erdi, diğer bir tabirle ayaklarım yerden kesildi. Sosyali full çıkartmış.(onun deyimiyle :) ) Matematikte çok boşu var, en kötü matematik. İngilizceyle fen de çok iyi. Sonuçta hiç te ağlamasını gerektirmeyen, geçen yıldan çokçok iyi görünüyor şimdiki durum. Netten bulduğumuz bu siteden tahmini puanını hesapladık. Bu hesaba göre istediği okullara girebilme şansı çok yüksek.
Bu gelişmeden sonra çocuğum normale döndü. Eşim keyif sigarasını yaktı. Ben mutfakta üçümüze kahve yaparken Allahıma çocuğumu sevindirdiği için şükredip, azıcık ağladım...
Öğleden sonra oy kullanmak için sandığa tekrar gittik. Burada seçimler iptal olduğu için bugün tekrar seçim yapıldı. Sandık sayısı az olduğundan 19:30 da sonuçlar belli olmuştu. Geçen seçim 3 oyla fark atmış görünen parti bu sefer 1000 küsur oyla seçimi kazandı. Sadece vatandaşlık görevimi yapmak adına gittim. Zaten seçim iki gıcık parti arasındaydı. İki kötüden biri seçildi işte...
Sonuçlar belli olup merak edecek birşey kalmayınca kalabalık bir grupla Alaşara'ya gittik. Bayıldığımız lezzetlere yumulup günü güzel kapattık. Oğlum da arkadaşlarıyla kafa dağıttı...
Herkese mutlu haftalar diliyorum...
8 comment(s) to... “Sevgili Günlük- SBS Muhabbeti...”
8 yorum:
bizim hafta sonu yatılı misafirimiz olunca çocuğumuzla doğru dürüst ilgilenemedik bile.sorulara gelince;bizimkinde sosyal, ing. türkçe,kolay. fen ve matematik çoğu boş yada yanlış.bizim birde önümüzdeki hafta var.ondan sonra rahatız.oğlunun cuma namazı konusundaki samimiyeti hoşuma gitti Allah yavrularımızın gönlünün muradını versin bahtlarını açık etsin inşallah.SELAMLAR.
Allah yardımcısı olsun tüm çocukların. İnşallah emeklerinin karşılığını alır ve istediği okula girer oğlunuz.
herşey gönlünüzce, oğlunun gönlünce olur inşallah.
Haklısın çocuklar yarış atına döndürüldü resmen. Benimkiler küçük henüz Ada 1'e gidiyor Deniz 4yaşında ama. Ben bile düşünüyorsam ne olacak bu iş diye sizlere kolay gelsin. Sevgiler
Bütün anne ve babaların sizin gibi olmasını istiyorum. Herşey gönlünden geçtiği gibi olsun oğluşunun:)
Benim kızıma 7. sınıf SBS cilerden...En kötü matematik diğerleri sırasıyla fen,yabancı dil,sosyal ve türkçe...Türkçede 1 yanlış....Sanırım geçen seneden çok daha zordu sınav...65 net ancak olur diyoruz...Bakalım hayırlısı...Oğlunada geçmiş olsun sınav bitti sonuç ne olursa olsun rahat bir nefes alsın artık....Sevgiler..
Yazını okurken çok duygulandım. Kendimi senin yerine koydum. Oğlum beşinci sınıfa geçiyor bu sene, umarım o zamana kadar bu sistem değişir. Bütün çocuklar iyi okullarda okuyup, iyi bir eğitim almayı hak ediyor. Sevgilerimle.
canım benim oğlunuda şimdiden tebrik edeiyorum o zaman umarım istediği yere girer.Sıkıntınız azalmış biraz olsun tadını çıkarın.Biz daha yolun başındayız bakalım biz neler yaşayacağız.
Bu arada senin iğnelikler habertürkün blog tanıtımlarındaydı çok sevindim görünce :)
Sevgiler kolay gelsin
Sibelcim pazar günü saat 2-5 arası bende alaşaradaydım:))
SBS işine bende çok gıcığım ama yapacak bir şey yok.Matematik konusunda; matematik dehası uzmanlık alanlarının birininde matematiği sevdirmek, kolaylaştırma, pratik çözüm üreterek başarıyı yükseltmek gibi ciddi referansları olan bir arkadaşın olduğunu hatırlatmak isterim,canım oğluma sınavlar için değil matematiği algılama yanlış yapma korkusunu yenmesi için seve seve bir kaç pratik ders verebilirim. Bu konuda her zamanki mütevazi alçak gönüllü tutumumu bırakıp gerçeği yazacağım; mükemmelim:)))
Ne hikmetse senin blogunu bir türlü açamıyorum 10. denememde açabildim.
Serva makarna Türkiye'deki iyi makarna tesislerinden biridir.Bir ara makarna tesisi fizbilitesi yapmam istenmişti,bu nedenle yetkilileriyle görüşmüştüm. Üretiminin çok büyük bölümünü ihracat yapıyordu. Makarna,pazarlama,üretim konusunda kendilerinden çok değerli doğru bilgiler almıştım.Makarna alırken nelere dikkat etmeliyiz şeklinde de çok güzel pratik bilgiler vermişlerdi sayelerinde hiç yanılmadım kendilerine minnettarım.
Yorum Gönder